İnsanlık hali olarak adlandırılan acımasız olaylar, zaman zaman toplumda derin yaralar açmakta. Son günlerde yaşanan bir cinayet, bu tür olayların ne kadar korkutucu ve trajik sonuçlar doğurabileceğini bir kere daha gözler önüne serdi. Eşi tarafından kızıyla birlikte katledilen genç bir anne, ölümünden önce korkunç bir öngörüde bulunarak “Sonum iyi olmayacak” demişti. Bu acı olay, eşlerin arasında yaşanan şiddetin boyutlarını ve ihmallerin sonuçlarını düşündürmektedir.
Olay, geçtiğimiz günlerde bir aile dramının yaşandığı bir şehirde gerçekleşti. 35 yaşındaki anne, 10 yaşındaki kızıyla birlikte evde bulunduğu bir sırada, eşi tarafından hunharca katledildi. Komşuların ifadelerine göre, anne sık sık eşinin saldırgan tavırlarından şikayet ediyordu. Oğlunun zulmüne maruz kalan kadın, çevresine “Sonum iyi olmayacak” şeklinde uyarılar yaparak, durumunun ciddiyetini vurguluyordu. Fakat bu uyarılar dinlenmedi ve sonunda korkunç bir cinayet ile sonuçlandı.
Olayın hemen ardından, yerel polis bir soruşturma başlattı. Eşinin cinayet işlediği ortaya çıkan adam, olayın ardından kayıplara karıştı. Yapılan araştırmalar sonucunda, cinayet öncesinde birçok şiddet olayının da kaydedildiği ve kadının defalarca karakola başvurduğu anlaşıldı. Bu durum, toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin ve aile içi şiddetin ne kadar yaygın bir sorun olduğunu bir kez daha gözler önüne seriyor.
Olayın duyulması, sosyal medyada büyük yankı buldu. Ülke genelinde, kadına yönelik şiddet konusundaki farkındalığın arttırılması amacıyla birçok kişi, #SonumİyiOlmayacak etiketiyle paylaşımlar yaparak, bu tür olayların artık son bulması gerektiğine dikkat çekti. Kadın hakları savunucuları, yaşanan bu acı olayın bir kez daha aile içi şiddetin üzerine gidilmesi gerektiğini bildiriyor. Eylemlerde bulunan gruplar, yetkililere seslenerek, kadınların korunması amacıyla gerekli yasaların bir an önce hayata geçirilmesini talep ediyor.
Aile içi şiddetle mücadele üzerine çalışan sivil toplum kuruluşları, bu tür cinayetlerin önlenmesi için eğitim çalışmalarının artırılması gerektiğini savunuyor. Özellikle, erkeklerin kadınlara karşı duyduğu ayrımcı tutumların sorgulanması ve değişmesi gerektiği üzerinde duruluyor. Olayın ardındaki toplumsal dinamiklere ışık tutan bu aktiviteler, kadınların sesinin duyulmasını sağlamayı amaçlıyor. Birçok insan, “Bir daha böyle bir acı olay yaşanmasın” diyerek, toplumun her kesiminin bu konuda üzerine düşeni yapması gerektiğini vurguluyor.
Son olarak, yaşanan bu trajedinin ardından, herkesin etkilenebileceği bu tür durumlarda daha dikkatli olması gerekmekte. İşlenen cinayetlerin yalnızca aile bireyleri ile sınırlı kalmadığı, toplumun genelini etkileyen bir trajedi olduğu unutulmamalıdır. Şiddet karşısında sessiz kalmamak ve yardıma ihtiyacı olanlara destek olmak, her bireyin üzerine düşen bir sorumluluktur. Katledilen annemiz ve kızı, kaybettiğimiz birer hayat olarak hafızalarımızda kalacak. Umut edelim ki, artık böyle olaylarla bir daha karşılaşmayalım.